Antikalar, geçmişle günümüz arasında köprü kuran eşyalar olarak zamanla daha da değerli hale geliyor. Türkiye'nin birçok şehrinde antikacılıkla uğraşan pek çok işletme bulunmakta; ancak, sadece eşya satışıyla geçimini sağlayanların yanı sıra, bu işe tutkuyla bağlı olan ustalar da mevcut. İşte onlardan biri, 44 yıldır antikacılık yapan Ömer Bey. Özellikle gramofonlar konusundaki bilgi ve deneyimiyle tanınan bu usta, asırlık gramofonlara gözü gibi bakıyor ve her birinin kendine özgü bir hikayesinin olduğuna inanıyor.
Ömer Bey'in çocukluk yıllarından beri müzikle iç içe olduğunu biliyoruz. İlk gramofonunu 8 yaşında bulduğunda, bu eşyaya olan sevgisi adeta ateş aldı. O dönemden itibaren, gramofonlar onun için sadece birer müzik çalar değil, aynı zamanda zamanın ruhunu temsil eden birer sanat eseri oldu. "Her gramofon, kendi içinde bir hikaye barındırıyor," diyor Ömer Bey. "Bazıları savaş zamanında, bazıları ise sevgi hikayelerine tanıklık etti." İşte bu nedenle, her gramofonu restore ederken veya satarken ona duygusal bir bağ kuruyor.
Ömer Bey, yıllar içerisinde Türkiye’nin dört bir yanından gelen gramofonları restore etti ve koleksiyonuna kattı. Her gramofonunun, geçmişteki sahibiyle ve onlar aracılığıyla yaşanan anılarla derin bir bağı olduğuna inanıyor. Özel bir gramofon almak isteyen müşterilere sadece ürünü satış yapmakla kalmıyor; aynı zamanda onların tarihine de ışık tutuyor. Bu yaklaşım, antikacılığa olan bakış açısını değiştiren bir boyut kazandırıyor. Ömer Bey için her gramofon, geçmişten gelen bir ses ve duygu yükü taşıyor.
Ömer Bey’in gramofon restorasyon süreci oldukça titiz bir çalışmayı gerektiriyor. "Antikalar, zamanla ciddi hasarlar alabiliyor," diyor. "Kimi zaman mekanizmalarda paslanma, bazen de dış yüzeyde çatlaklar oluşabiliyor. Güvenilir restorasyon, antikanın değerini korurken, fonksiyonelliğini de artırmak açısından son derece önemli." Ömer Bey, yıllardır edindiği tecrübeleriyle her bir gramofonu özenle inceleyerek, ?en uygun malzemeleri seçiyor ve gerekli onarımları yapıyor.
Restorasyon aşamasında, gramofonun en küçük bileşenlerine kadar dikkatli bir şekilde bakıyor. "İyi bir gramofon ustası, her parçanın değerini bilmelidir," diyor. Kapaklarından hoparlörlerine, iğnelerinden mekanizmasına kadar herbir detayı yeniden hayata döndürmek için harcadığı emek, koleksiyonun ilgi çekici taraflarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Ömer Bey’in becerisi sayesinde, 50, 60 hatta 70 yıllık gramofonlar, adeta yeniden doğuyor.
Usta antikacı, sadece gramofonlar için değil, diğer antikalar için de benzer bir titizlikle çalışıyor. "Gerçekten değerli bir antika, ona gösterilen özen ile doğru orantılıdır," diyor. Zamanla, antikacılığın sadece bir iş değil, aynı zamanda bir sanat olduğunu fark edecek kadar bu işe bağlanmış. Müşterilerindeki memnuniyeti görmek, onun için en büyük ödül. Onu ziyaret eden her müşteri, yalnızca bir eşya almak için değil, aynı zamanda ilginç hikayeler dinlemek için de buraya geliyor.
Ömer Bey’in antikacılık kariyeri, sadece ürün satışıyla sınırlı değil. Antikaların tarihlerini ve önemlerini anlatan sergi organizasyonları da düzenliyor. Her yıl bir araya gelen müzikseverler ve tarih meraklıları, burada hem gramofon dinletileri hem de antikaların tarihine dair yeni şeyler öğrenme fırsatı buluyor. "Amacım, antikacılığı sadece para kazanma aracı değil, aynı zamanda bu değerli geçmişi yaşatma ve genç nesillere aktarma aracı haline getirmek," diyor.
Sonuç olarak, 44 yıllık antikacılık hayatıyla Ömer Bey, sadece bir antikacı değil, aynı zamanda bir tarih öğretmeni ve sanatçı. Asırlık gramofonları gün yüzüne çıkarırken hem geçmişe ışık tutuyor hem de geleceğe umut bağlıyor. Onun hikayesi, antikacılığın sadece bir ticaret olmadığını, aynı zamanda bir tutku ve sorumluluk meselesi olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda, Ömer Bey gibi ustalar, geçmişle bugünü birleştirirken, gelecek kuşaklara da değerli bir miras bırakıyorlar.