Geçtiğimiz yıl gerçekleşen bir trafik kazası, 22 yaşındaki Dilara’nın hayatını sonsuza dek değiştirdi. Yaşadığı travma ve kazadan sonra yüzde 98 engelli kalan genç kadın, aynı zamanda ailesinin de yaşamını sarsan bir sürecin ortasında kaldı. Kazanı gerçekleştiren sürücü hakkında açılan davada verilen ceza, ailenin beklentilerini karşılamadı ve büyük bir hayal kırıklığına yol açtı. Ailenin avukatı, “Adalet yerini bulmadı” diyerek karara itiraz edeceklerini belirtti.
Dilara, yaşamının en güzel dönemlerinden birini yaşıyordu. Üniversiteye hazırlanıyor ve hayallerinin peşinden koşuyordu. Ancak bir sabah, cari rutinine devam ederken hayatının dönüm noktası olan o korkunç kaza gerçekleşti. Bir araç, dikkatini dağıtan bir telefon mesajını okumakla meşguldü ve bu dikkatsizlik sonucu Dilara’ya çarptı. Kaza sonrası hastaneye kaldırılan genç kadın, yaşadığı yaralar nedeniyle uzun bir tedavi sürecinin içine girdi. Doktorlar, Dilara’nın yüzde 98 engelli olarak yaşamaya devam edeceğini açıkladı. Bu açıklama, sadece Dilara’yı değil, ailesini de derinden sarstı.
Olayın ardından açılan dava süreci, yaşanan karamsarlığı daha da artırdı. Kazanın gerçekleştiği gün içerisinde gözaltına alınan sürücü, daha sonra serbest bırakıldı. Dilara’nın ailesi, yaşadıkları olayı kabullenmekte zorluk çekti. Mahkemede yapılan yargılamada, sürücüye 4 yıl hapis cezası verildi. Ancak verilen bu ceza, aile için yeterli bir ceza değil. Adaletin yerini bulmadığına inanan aile, bu karara büyük tepki gösterdi. “Bu ceza bizi üzdü, perişanız. Dilara’nın yaşadığı acı, bununla kıyaslanamaz bile,” sözleriyle duygularını dile getiren aile, bu süreçte duyduğu çaresizliği aktardı.
Yaşanan bu olay ve verilen ceza, insanları adalet sistemimiz üzerine düşünmeye itiyor. Şoförün dikkatinin dağılması sonucu bir insanın hayatının paramparça olması ve bunun sonucunda alınan cezaların yetersizliği, toplumda adaletin nasıl sağlanacağına dair sorgulamaların artmasına neden oluyor. Davanın sonuçları, sadece Dilara’nın ailesini değil, tüm toplumu ilgilendiriyor. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına, trafik güvenliği konusunda daha fazla önlemler alınmalı ve eğitimler verilmeli. Dilara’nın acısı, her birimiz için önemli bir derstir.
Şimdi gözler, avukatların başvuracağı itiraz sürecine çevrildi. Aile, davayı yeniden gündeme getirerek toplumda farkındalık yaratmayı ve belki de hayatına asla eskisi gibi devam edemeyecek olan bir insanın sesi olmayı umuyor. Bu tür olayların önlenmesi ve adaletin sağlanması için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiği, sosyal medyada da pek çok kişi tarafından paylaşılıyor. Duyarlılığın artması, hem trafik kazalarının önlenmesi hem de adalet arayışı noktasında önem taşıyor.
Sonuç olarak, Dilara'nın düşmanca bir kazada hayatı değişti ama bu kabul edilemez bir hata sonucu yaşandı. Toplum olarak bu tür olaylarla yüzleşmek ve hem kurbanların hem de ailelerinin sesine kulak vermek zorundayız. Kaza anının bir anda hayatları altüst etmesi, dikkatsizliğin bir bedeli olduğunu yeniden hatırlatıyor; dolayısıyla Trafik güvenliği ve adalet adına bir araya gelerek, bu tür acıların yaşanmaması için çaba göstermeliyiz.