Futbol dünyasının unutulmaz anlarından biri, 1986 Dünya Kupası’nda yaşanmış ve bu mücadele tarihe damgasını vurmuştur. Maradona’nın büyüleyici performansıyla hatırlanan bu maç, Türk hakem Ali Şükrü Paker tarafından yönetilmiştir. Yıllar boyunca futbolseverlerin merakla beklediği o günle ilgili daha önce hiç duyulmamış detaylar, Paker’in yeni açıklamalarıyla gün yüzüne çıkıyor. Paker, Maradona’nın oynadığı bu tarihi maçı yönetmenin getirdiği zorlukları ve maçın neden geç başladığını açıkladı.
Ali Şükrü Paker, Maradona’nın sahada olduğu o unutulmaz günün detaylarını anlatırken, yaşanan olayların heyecanını hala hissettiğini belirtiyor. Maç öncesinde stadyumdaki elektrik kesintileri ve iklim koşulları, Avrupa'dan gelen birçok gözlemciyi kaygılandırmıştı. Paker, “Maç öncesinde her şeyin yolunda gitmesini bekliyorduk ama bazı aksilikler yaşandı. İletişim sorunları ve yoğun kalabalık, stadyumda gergin bir atmosfer yarattı. İlk olarak maçı başlatmak için gerekli ekipmanların tam çalışmadığını gördük ve hakemlerden biri olarak bu durumu çözmek için hızlı bir şekilde karar vermem gerekiyordu,” dedi.
Paker, maçın 30 dakika geç başlamasının ana nedenlerinden birinin de hakem ekibinin stadyumda yeteri kadar haşir neşir olmaması olduğunu belirtiyor. “Bilmiyorum belki tarihte ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyordum. Hemen herkes Maradona’yı ve Arjantin takımını görmek için oradaydı. Bizim için bu büyük bir sorumluluktu.” dedi. Bu durum, hem oyuncuların hem de maçın akışının etkilenmesine neden oldu. Paker, Maradona’nın sadece futbol becerisi değil, aynı zamanda içsel karizmasıyla her anın ne kadar farklı geçtiğini ifade etti.
Maçın başlama düdüğünden itibaren, Maradona’nın sahadaki varlığı ve futbol zekası gözlemleniyordu. Paker, “Maradona her ne kadar topu ayağına aldığında rakiplerine karşı büyük bir avantaj sağlasa da, aynı zamanda hakem olarak benim için de bir zorluktu. Çok yetenekliydi ve benim her bir kararımda özgül bir dikkat gerektiriyordu. Maç boyunca yaşananları sürekli değerlendirmek zorunda kaldım,” şeklinde ifade etti. Bu tarihi maç, sonuç itibarıyla Arjantin’in 3-2’lik galibiyetiyle sonuçlansa da Paker için sadece skorun ötesinde güzel anılarla dolu. Maradona’nın, 2. golünde sergilediği yetenek ise, o dönemde izleyicilere sadece futbol oynamadığını, adeta sanatsal bir performans sergilediğini gösterdi.
Paker, Maradona’nın golünden sonra bütün stadyumda oluşan coşkunun etkileyici olduğunu; herkesin bu muhteşem anı kutladığını belirtiyor. “Anı yaşamak ve o atmosferin bir parçası olmak gerçekten farklı bir duyguydu. Maçın sonucu ne olursa olsun, Maradona her zaman tarihimizin bir parçası olarak kalacak.” dedi. Maç sonunda yaşadığı duyguların yanı sıra, Maradona’nın yanı sıra diğer oyuncularla da güzel bir dostluk bağı kurduğunu anlatıyor.
Bu anılar, Türk hakemin kariyeri ve futbol dünyası için önemli dönüm noktalarından biri. Paker, gözlemci olarak futbolumuza önemli katkılarda bulunmuş bir isim olarak bu tarihin önemli bir parçası olduğunu düşünüyor. Hayatında birçok maç yönetmiş olmasına rağmen, Maradona gibi bir futbolcuyu yönetmenin hem kendi kariyerini hem de uluslararası futbol açısından prestij kattığını belirtiyor. Bu açıklamalar, gelecekteki hakemler için de ilham kaynağı olabilecek nitelikte.
Sonuç olarak, Ali Şükrü Paker’in Maradona’nın tarihi maçını yönetirken yaşadığı deneyimler ve bu maçta karşılaştığı zorluklar, Türk hakemliğini ve uluslararası tarihini zenginleştiren önemli anılar olarak kalacak. Paker, futbolun sadece bir spor değil, aynı zamanda tarihe yön veren bir sanat olduğunu vurguluyor ve her yeni nesil hakemin de bu büyük mirasa sahip çıkacağına inandığını ekliyor. Bu hikaye, futbol tutkusunun zaman, mekan ve sınır tanımayan bir evrenselliğe sahip olduğunu gösteriyor.