Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olması dolayısıyla, sarsıntılara karşı her zaman dikkatli olmalıdır. Son dönemde uzmanların uyarıları arttı; Marmara Bölgesi’ndeki 300 binden fazla bina, muhtemel bir Marmara depremine karşı büyük bir risk taşımaktadır. Özellikle İstanbul’da yaşanacak bir deprem, yalnızca birçok binanın yıkılmasına neden olmakla kalmayacak, aynı zamanda yüz binlerce insanın da hayatını tehlikeye atacaktır. Bu durum, hem bölgedeki kentsel dönüşüm projelerinin hızlandırılması gerektiğini hem de toplumsal bilinçlenmenin artırılması gerektiğini göstermektedir.
Marmara Bölgesi, tarih boyunca birçok büyük depreme tanıklık etmiştir. Bilim insanları, bu bölgenin en son büyük depremini 1999'da yaşadığını ve o tarihten bu yana önemli bir sarsıntı olmadığını belirtiyor. Ancak bu durum, depremin gelmediği anlamına gelmez. Uzmanlar, 30-40 yıllık bir sürecin sonunda Marmara’da büyük bir depremin kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Özellikle İstanbul ve çevresinde risk altında bulunan 300 bin bina, bu tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Depremin büyüklüğüne bağlı olarak bu binaların yıkılmasından ziyade, can kaybı ve yaralanma vakalarının artış göstermesi bekleniyor. Kentin eski yapıları, depreme dayanıklı bir yapıda inşa edilmediği için büyük bir tehdit oluşturuyor.
Olası bir Marmara depremi, sadece yapıların yıkılmasıyla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik açıdan büyük kayıplara yol açacaktır. Şehirde yaşanacak büyük hasar, acil durum hizmetlerinin yanı sıra, sağlık sistemini de zorlayacaktır. Kamu ve özel sektör iş birliğiyle acil durum planlarının oluşturulması ve hızlı bir müdahale sürecinin belirlenmesi hayati önem taşımaktadır. Kentsel dönüşüm projeleri, bu riskleri azaltmak adına hız kazanmalı ve bina güvenliği ile ilgili detaylı raporlamalar yapılmalıdır.
Ayrıca, halkın bilinçlendirilmesi, olası bir depremin öncesinde, sırasında ve sonrasında nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunda eğitimler verilmesi gerekmektedir. Afet öncesi hazırlık ve eğitimler, insanların ne yapması gerektiğini bildiği zaman can kaybının azaltılmasına yardımcı olabilecektir. Herkesin deprem konusunda bilinçlenmesi ve hazırlıklı olması zorunludur. Bu nedenle, yerel yönetimlerin ve kamu kuruluşlarının vatandaşlara düzenli olarak bilgilendirici toplantılar yapması, sosyal medya üzerinden bilgilendirici içerikler paylaşması büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, Marmara’daki 300 bin binanın tehlikesi göz ardı edilemeyecek bir durumdur. Uzmanlar, hem yapıların güçlendirilmesi hem de toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğini belirtiyor. Olası bir depreme karşı tedbirli olmanın yolu, insanlar olarak bu bilinçle hareket etmekten geçmektedir. Dolayısıyla, hem bireyler hem de yöneticiler olarak öncü adımlar atarak afetlere karşı hazırlıklı olmak, geleceğimizi güvence altına alacak en önemli unsurlardan birisidir. Unutulmamalıdır ki, deprem öncesinde yapacağınız her hazırlık, sizi ve sevdiklerinizi koruma altına alacaktır. Marmara’nın beklenen depreminin gelmesi durumunda acil durum planlarınız hazır mı? Bu sorunun yanıtını herkesin düşünmesi gerekmektedir.